

İnsanlık tarihi ne kadar eskiyse, örgü tarihi de bir o kadar eski. İlk insanlar ne giyinirdi, soğuktan/sıcaktan nasıl korunurlardı kısmı konumuz dışında kalsa da, örgünün icadının 11 ila 12. yüzyıla ve Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'e dayandığını biliyoruz. Bulabildiğimiz en eski örgü eseler, o dönem Mısır'da yaşayan insanların kullandıkları çorap, dini giysiler, battaniyeler ve benzeri ürünlerdir. Örgünün Mısır'dan çıkıp dünyaya yayılması da, o dönem erkek localarının kullandığı dini giysilerin Avrupalılar tarafından beğenilip, taklit edilmesi ile olmuştur. Zaman içinde örgü de diğer her şey gibi nesilden nesle aktarıldı ve her yeni topluluk ve kültür ile çeşitlendi.
Örgüden önce
Örgü tekniğinden önce de ip ve iğne ile günlük kıyafetler, kumaşlar dokunuyordu. Örgünün atası diyebileceğimiz iğne işinin tarihi M.Ö 300 yıllarına kadar dayanmakta. Tarihte bulunan ilk iğne işi, 10,000 yıl önce İsrail'de bulunmuş olsa da iğne işi denince akıllara ilk İskandinavlar geliyor. Nålbinding, yani iğne işi ya da İngilizce karşılığıyla "needle binding", günümüzde de hala kullanılan bir teknik.
Sanayi Devrimi ve Örgü
Buhar gücünün insanlık tarihinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu, bir devri kapayıp bir devri açtığını biliyoruz. Makine devrimi ile bir insanın ilmek ilmek 1 ayda örebileceği bir kazak, bir makine tarafından dakikalar içerisinde örülebilir hale geldi. Günümüzde kullanılan triko makinelerinin ilk örnekleri 1500'lerin sonuna dayanıyor. Makinelere inat, örmeye devam!

